İzleyiciler

5 Şubat 2010

dehşet

size daha önce ailemden bahsetmiş miydim bilmiyorum ama sanırım bahsetmemiştim.. ailem bir gariptir, pek normal sayılmaz. gerçi bu normal aileyi nasıl tanımladığınız da alakalı ama gerçekten benim ailem test edilmiş olmasa da , arkadaşlarımca onaylanmış olarak biraz "ilginç"tir. neyse o hikayeleri size daha sonra uzun uzun anlatırım diye düşünüyorum bir ara. ama şu an size neden dehşete düştüğümün açıklamasını yapsam daha doğru olur.
az önce mutfakta kendime çay koymakla uğraşırken birden mutfak kapısında baba belirdi. ve kendince bir takım şakalar içindeydi. sonra ben ona dedim ki;
m: ne zaman büyüyeceksin?
b: bilmem belki yarın belki beş sene sonra belki de on sene dedi.
ama ben asıl noktayı o cümlesini bitirmeden kapmıştım. babam aslında hiç büyümemiş bir çocuktu.. bu bana çok yakından tanıdığımı düşündüğüm birini hatırlattı; melih'i.
şaka şaka. kendimi hatırladım tabi ki.
yani ben de hiç büyümediğimden , büyümeyeceğimden halen boyumun uzadığından falan bahsediyorum. babamın benden pek de fazla farkı yok. tamam o benden daha saçma şeyler söylüyor genelde ama yaşla alakalı sanırım ya da nesil farkı gibi bir şeydir.
neyse, sorun şu ki, ben de onun yaşına gelirsem ve kendi halimden memnun, şakacı çocuk ruhumla yaşamaya devam ediyor olursam muhtemeldir ki, eğer çocğum olursa aynı soruyu bana soracak.  tedbirli olmak için ikna edici bir cevap düşündüm ama bulamadım. acaba ben ne zaman büyüyeceğim?  gerçekten çok zor.. içim acıdı resmen kendime.
ara sıra düşünüyorum da, ben babamın çocuğuyum o kesin.. bir sürü huyum onunla ortak. ama annemle ortak bir yanımız yok. acaba annem gerçek annam olmayabilir mi? babamdan eminim ama annem için dna testi istiyorum galiba :/ ( şaka şaka )

1 Şubat 2010

kayıp bir bavul

evet efendim,

geçen gün size, "havaalanındaki kayıp bavul olma" hadisesinden bahsedeceğimi söylemiştim. şimdi bu konuyu açmak istiyorum. kendisini "kent ozanı" olarak tanımlayanlara karşı çıkmayan şarkı sözü yazarı ve söyleyeni teoman'ın bir şarkısında  geçmektedir aslen bu terim. ancak şarkının itiva ettiğinden daha çok ve daha derin bir anlam içermektedir. şöyle ki; havaalanındaki kayıp bavul, sadece kendini alacak kimsesi olmadığı için yalnız değildir; aynı zamanda bu yetimliğin ona yüklediği bir "ötekileşme" hali de mevcuttur.
ancak ben bir konuya sadece bir tarafından bakmayı pek sevmem. burada bavulun yalnızlığı ve terk edilmişliğinin başka hallerini de gözönünde bulundurmak gerektiğini düşünüyorum. mesela, bu bavul aslında kaybolmuş olmayabilir. bir sebep üzre oraya kasıtlı da bırakılmış ve kaybolmuş süsü verilmek istenmiş olabilir. ya da bu bavul bir sahibin gereksiz eşyalarını taşımaktan ve onun her gittiği yere zorla gitmekten isyan etmiş bir bavul da olabilir. bu açılardan ele alacak olursak bu bavul işi bence çok su götürür. ama bu şekilde yazmaya devam edersem kendime olan saygım da elden gidecek en iyisi ben mevzuyu değiştireyim.
komik bir şeyler yazmanın zor olmadığını sanırdım ama komiklik yapıldığı an "ek faktörle birlikte" komikliği daha yüksek bir şeymiş bunu anladım. ama anlatamadım önceki cümlede. tekrar denemek istiyorum şimdi izninizle. komik olay yaşamak ya da bir olayın içinde komik olmak; espirili bir şeyler yazmaktan daha kolaymış. en azından espirinize gülünmese de size gülünmesi ihtimali her zaman mevcut. bana genelde böyle oluyor zaten. ama çok da umursamıyorum. kendimle daha geçen gün barıştım, bu konu yüzünden bir daha küsmek istemiyorum. hem ben insanın kendisi ile yaptığı iddea edilen de dahil olmak üzere, her tip savaşa karşıyım. kan dökmek bu kadar kolay ve ucuz olmamalı. seri katillerin bile daha anlaşılabilir ve insani nedenleri oluyor kimi zaman adam öldürmek için. ama savaş öyle mi? öldürdüğünüz insanı kimi zaman neden öld
rdüğünüz konusunda hiç bir fikriniz olmayabiliyor. filler tepişiyor olan çimenlere oluyor. ben bu fil ve çimen meselesini bir türlü anlayamadığım - aptallıktan değil, insanlıktan- başka da bir şey söylemek istemiyorum.
az önce yazdıklarım biraz derin ve ukala oldu sanırım. yanlış anlaşılmasın aslında öyle ukala bir tipdeğilimdir. ama böyle konulara hiç dayanamıyorum.ne yapayayım ben de insanım, benim de zaaflarım..
insan bu su misali, çat orada çat burada. yazı da nasıl başladı nereye geldi değil mi? hayatta öyle aslında.. bir bakmışsınız beşiktesiniz, bir bakmışsınız eşiktesiniz. ( eşiği kafiye olsun diye yazmıştım ama sonra eşik kelimesini sevdim, basamak , karar alma falan ) o nedenle her an hayata hazırlıklı olmak gerek. evet evet .. karar verdim, bundan sonra hayata hazırlıklı olacağım. gerçi beni tanıyanlar bilir ben her an bir takım kararlar alabilirim. uygulama kısmı biraz şaibeli. ama karar almayı seviyorum beni güçlü gösteriyor :)

neyse yahuu. çok uzattım bence. gerçi yazsam yazarım da uzun yazınca kimse okumuyor. doğrusunu istersem bu bloğu kimse okumuyor zaten ama yine de birinin okuyası tutarsa canı daha da çok sıkılmasın değil mi?
sevgiler, saygılar, esenlikler