İzleyiciler

1 Temmuz 2010

?????

hayat savrulup durmanın daha başa çıkılabilir adı... ve ben artık nefes aldığım günler toplamına hayat demekten yorulduğumu hissediyorum. büyük sözlerin nankörlük olacağı yönünde telkin ettiler bizi yıllarca, neden? eminim ki nedenini kimse bilmiyordur gerçekte..ama ben tahmin yürütmekte sakınca görümüyorum. aklımın iplerini saldım, özgürüm artık ve nankörlük etmiyorum. dünya gariplikler müzesi, insan bu müzedeki hem eser hem ziyaretçi.. ve ziyaretçi olarak ben o kadar adaletsiz şeyler gördüm ki, adaletin geleceği güne sırf bu nedenle inanıyorum. ama bu şu anı sorgulamamı engellemiyor. merak ediyorum.. durdurulamaz bir merak duygusuyla bakıyorum etrafıma her gün.. böyle olmak zorunda mı? hepimiz sonunda etten ve kemiktensek; bir deprem hepimizi aynı anda sarsıyorsa, ufacıcık bir mikrop hepimizi öldürmeye yetiyorsa ; neden ve nasıl oluyor da bazıları kendilerini daha "üstün" ilan edebiliyor? ya da bazıları , diğerlerinden daha "iyi" şartlarda yaşıyor?
insan zihninin yetersiz olduğu yerler olduğunu biliyorum ama bu onlardan değil... bu dünyevi bir "insan oluş" la ilgili..varoluşu sorgulamakla ilgili. neden varız? yaşamak için mi? para kazanmak için mi? yemek, sevmek, çoğalmak için mi? bu kadar basit sebeplerle yaşayanlar bizi bu hale getirdiler. iktidar, güç, para, mevki... ve sonra "insan, insanın kurdudur" , insan özünde kötüdüre geldik... eşit gelmiyoruz buraya, bu kesin... ama eşit olmamamız adaletsizlik yaratmamalıydı.. peki zincir ilk nerde ve ne zaman kırıldı? habil ve kabil meselesinde kırıldı? katil ve maktulün ortaya çıkması ile güç , öne mi geçmiş oldu? ya da masum görünen sevgi, tüm düzeni alt etti ve kimse ona toz kondurmaya kıyamadı mı?