İzleyiciler

30 Ocak 2010

psikoloji yüksek lisans kabul meselesi

şu an tam yılını hatırlayamasam da, sanırsam yıl 2013 falandı. ben okulda hocalarla yeni bir psikolojik kurum üzerinde harıl harıl çalışmış, sonra da ortaya koyduğumuz projenin en ciddi uluslararası dergide yayınlanmış olmasının verdiği saadetle vede oturmuş dinlenirken, birden avea hatlı cep telefonum çaldı. baktım numara pek tanıdık değil, uzaklardan bir numaraya benziyor, ama "hello!" diye açmadım, her zamanki gibi "hıı " diye açtım. karşıdaki pek anlamamış olacak, "hi, it is (isim vermek istemiyorum burada reklam olmasın) " dedi , ben de "hi, how can i help you?" diye cevap vermek durumunda kaldım. bir yandan da hayırdır, ne oldu ki falan diyorum içimden. ismini vermek istemediğim kişi
x: "miss merve, i am calling from harward univercity psychology departmant. we have read your article about the new theory , and we would be happy to work with you"  dedi. ben de
me: " ahaa haah sorry you are late, oxford called me a few minutes ago and i said yes ",
x: " ohhhh..no!!! we can give you more scoolarship , please do not say no"
tabii bu arada ben içimden gülüyorum,neyse efendim;
me: ohh mr x, i was just kidding .. i will be honoured to work with you. dedim..

tabii sonra hazırlıktı, burstu falan derken bir kaç ay geçti ve ben nihayet okula vardım. karşımda mr x, bana bakıp gülüyor. "you are so funny , smart and also beautiful " diyor. dedim mr x , eyvallah gözümsün but i have a fiance, sorry."
böyle bir karışlaşmanın ardından doktoramı orada tamamlayıp dedim, mr x , bana izin verin ben memlekete döneyim. burada yapacak başka işim kalmadı.. ben elimden geleni yaptım, kuram falan tamamlandı. artık başka işlerle uğraşmam gerek. bir gözleri dolu verdi, hüzünlendi. dedim, "don't worry, i will came whenever you need. " derin bi nefes aldı, içi rahatladı o sırada fark ettim. sonra tabii okuldan ayrılma falan, veda işleri .. (oralarda vedaya da goodbye diyorlar ama ben pek haz etmiyorum.) neyse sonra memlekete döndüm. tüm okullardan teklif yağıyor. dedim yavaş yeni geldim. bi nefes alayım soluklanayım.
neyse efendim bir süre dinlendim falan, sonra dedim "ben yıldız teknik'te psikoloji kürsüsü kuracağım" rektör o zaman bizim fulya hoca olmuş. "oo merve dedi, hani sen HOP kuruyordun, ne oldu?" , dedim "hocam o da olur meraklanmayın, önce bir kürsüye alışayım, gerisi kolay" . fulya hoca tabii o bilinen kahkasını patlatıverdi. "tamam dedi, gel açalım" . el sıkıştık, öpüştük falan..

neyse efendim bu çok gizli anılarımı sizinle payşaltım rahatladım. yarın da bambaşka bir hikaye anlatacağım size, ipucu vermek gibi olmasın ama yarın size "havaalanındaki kayıp bavulun yalnızlığı ve ötekileşmesi üzerine yazdığım ünlü anlatımdan bir parça sunacağım. bu akşam için sevgiler saygılar esenlikler..





tuhaflık

az önce başka bir yerde de belirttiğim gibi; "hayat gerçekten tuhaflıklarla dolu". örnek vermek gerekirse; kendime ev hapsi verdim :) tuhaf değil mi? ben de bu cezayı ilk duyduğumda çok şaşırdım. bir başkasına mahkeme kararıyla verilmiş. ben de dedim ki kendi kendime; eğer ben kendime şimdiden ev hapsi cezası verirsem, Allah gerek etmesin ama bir gün gerekirse, birikmişleri saydırırım.. haha aha ahaha :) şaka tabi.. ama olsa çok tuhaf olurdu , değil mi?

neyse, ciddi olalım. ciddiyet çok mühim.. mesela ben çok ciddi bir insanım. sululuk ve laubalilikten hiç haz etmem. hayatta prensiplerim var. mesela , tanımadığım insanlarla tanışmam. ilk duyduğunuzda garip gelebilir tabii. (gerçi şu an okuyorsunuz ama olsun) ama garip değil gerçekten. biri ile tanışmadan önce, onu tanımam gerek. bunun için zamana ihtiyacım var. örneklerle açıklamaya çalışalım.. şöyle ki, okula ya da işe başladığımda genelde insanlarla konuşmam. pek sıcak kanlı biri değilimişim gibi bir izlenim verebilirim o nedenle oysa ki, çok sıcak kanlı ve sevimli biriyimdir. önce, insanları gözlemem gerekir. sonra daha yakından tanımam en sonunda tanışmam tabi :) uzun bir süreç olabiliyor kimi zaman ama beklemeye değer bence. ( elbette ki benimle tanışacaklar açısından diyorum, yoksa benim kaybedeceğim bir şey yok. çok iddalı oldu galiba )

neyse ne diyordum.. haa tamam hatıladım. sululuktan hiç haz etmem. bir de blog yazmak pek de bana göre bir iş değil galiba. en son geçen yıl bu aralar yazmışım. sanırım yazacak pek bir şey olmuyor ama bundan sonra düzenli olarak yazmaya karar verdim. benden başkası okumuyorsa da en azından kendi kendime yazıp eğlenebilirim .. haaa şimdi aklıma geldi, hayatımda önem verdiğim şeylerden bir diğeri ise yaptığım şeyin eğlenceli ve mantıklı olması gereklilliği. bu gerçekten çok önemli.. bir keresinde sırf bu yüzden uzun zaman çanta almayı reddetmiştim. çünkü eğlenceli ve mantıklı bir çanta bulamamıştım. sanırım bu nedenle yemek yeme eylemi ile de bir takım sorunlar yaşıyorum. bu günlerde hem eğlenceli hem mantıklı yemek bulmak zor oluyor da. ( ama nankörlük de etmemek lazım, hiç yiyecek bulamayanlar varken dünyada, benim yaptığım şımarıklık biraz)
yine konu dağıldı, kafam da dağıldı yarın size psikoloji yüksek lisansına nasıl kabul edildiğimi anlatacağım.. şimdilik esen kalın efendim