İzleyiciler

23 Ağustos 2010

ding dang dong! oyun başlamak üzere, lütfen yerleriniz alın!

oyunumuz başlamak üzere, yerlerinizi aldınız mı?  bana sorarsanız sorun değil, en rahat izleyeceğiniz şekilde izleyemeye başlayabilir ve devam edebilirsiniz. eğer şimdi rahatsanız halinizle başlıyorum.

bir varmış, bir yokmuş ve bir yokken bir sürü varmış. bunlar olağan şeyler aslında diye düşünürmüş. kaf dağı hep oarada bir yerlerde durur, anka kuşuyla taa oaralara uçulurmuş. kendisi de uçar gidermiş yalan değil. ama bir sabah uyandığında, kendini yok gibi hissetmiş, varmış ama yok gibiymiş. korkmuş! ne olduğunu anlamak için bir ağacın içinden geçmeyi denemiş, mazallah ölmüş de olabilirmiş! koşmuş bahçedeki meyve ağacına doğru, ve çok şükür ki kafasını vurup ağaca oturuvermiş olduğu yere. cismi yerindeymiş, bu demek ki yaşıyormuş. o zaman neden kendini yok gibi hissetmeye devam etmekteymiş? sonra durmuş düşünmüş. kendine demiş; "kocaman bir silgi olsaydı insan silen, beni silseydi evrenden; bir şey değişir miydi ki?" . tam o sırada oradan geçmekte olan rüzgar duymuş bu soruyu. "gel" demiş, "ben seni sileyim."

gözleri parlamış ufaklığın, "olur" diyivermiş hemen. ama sonra "sil beni silmesine de, bir şey değişir mi, nasıl öğreneceğim ben?" rüzgar yavaşça eğilmiş yanına, demiş; "seni silip, elli yıl sonrasına götüreceğim, sen de bakacaksın bir şey değişmiş mi değişmemiş mi?" aklına yatmış bu fikir ufaklığın, "tamam, anlaştık" demiş. rüzgar şiddetle bir iki savrulup silmiş onu dünyadan, ve koyulmuşlar elli yıl sonrasının yoluna.